NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
33 - (2181) وحدثنا
عبد بن حميد.
أخبرنا
عبدالرزاق عن
معمر، عن
الزهري، عن
عروة، عن
عائشة. قالت:
كان
يدخل على
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم مخنث.
فكانوا
يعدونه من غير
أولى الإربة.
قال فدخل
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوما وهو
عند بعض
نسائه. وهو
ينعت امرأة.
قال: إذا
أقبلت أقبلت
بأربع. وإذا
أدبرت أدبرت
بثمان. فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم "ألا أرى
هذا يعرف ما
ههنا. لا
يدخلن عليكن"
قالت فحجبوه.
{33}
Bize Abd b. Humeyd
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da
Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. Âişe şöyle demiş:
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in zevcelerinin yanına kadın tabiatlı bir adam giriyordu. Onu
ihtiyaç sahibi olmayanlardan sayıyorlardı. Derken bir gün Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) o adam kadınlarından bâzısının yanında iken içeri girdi. Adam
bir kadın tavsif ediyor :
— Geldiği zaman dörtle
gelir, gittiği zaman sekizle gider, diyordı Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Dikkat! Görüyorum ki;
bu adam orada ne vardığını biliyor, sakın sizin yanınıza girmesin!»
buyurdular,\ Artık onu (girmekten) men ettiler.
İzah:
Ümmü Seleme rivayetini
Buhârî ve «Nikâh», «Libâs ve «Meğazi» bahislerinde; Nesâî «işratü'n-Nisâ'»'da;
İbni Mâce «Nikâh» ve «Hudud» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric
etmişlerdir.
Muhannes yahut muhannis
ahlâk, hareket ve sözünde kadınlara benzeyen kimsedir. Bâzan yaratılıştan
kadına benzer ve tıpkı kadınlar gibi konuşur, onun kadına benzemesi kendi
arzusuyla değildir. Bu bir nevi hünsa sayılabilir. (Hünsa; hem erkeklik, hem
kadınlık uzvu olan kimsedir.) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ilk gördüğü
zaman bir şey dememesi bundandır. Zâten herkes onun cimâa ihtiyacı olmadığını
zannederdi.
Bazan da doğuştan
benzemediği halde kendi arzusuyla kadınlara benzemeye çalışanlar vardır.
Bunlara da muhanne» denir. İşte bahis mevzu olan ve sahih hadîslerde lanet
edildiği bildirilen muhannesler bunlardır. Bir hadîs-i şerifte:
«Kadınların kendini
erkeklere benzetenlerine, erkeklerin de kendilerini kadınlara benzetenlerine
Allah lanet etsin!» buyurulmuştur.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in evine gelen bu muhannesin ismi meşhur kavle göre Hîfdir. Bâzıları
Hinb, diğer bâzıları da Mâti' olduğunu söylemişlerair. Bu bâbda daha başka
isimler de zikredilmiştir ki, gelen rivayetlerden Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in bunları çeşitli yerlere sürgün ettiği anlaşılıyor.
İbni Kelbi'nin beyânına
göre Hit vasfettiği kız hakkında ileriye giderek : Ağzı papatya çiçeği gibi,
oturduğu zaman iki olur. Konuşursa renk saçar, bacaklarının arasındaki,
başaşağı çevrilmiş kab gibidir, demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bunu işitiyormuş :
«Sen ona inceden inceye
bakmışsın ey Allah'ın düşmanı!» buyurmuş. Sonra kendisini Medine'den Hama'ya
sürgün etmiştir. Tâif fethedilince o kız müslüman olmuş ve Abdurrahman b.
Avf'la evlenmiştir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dünyâdan gittikten
sonra Ebû Bekr (Radiyallahu anh) Hît'i Medine'ye kabul etmemiş, Hz. Ömer halife
olunca bâzı kimseler araya girerek şefaatçi olmuş: Hit arlık zayıf, yaşlı ve
muhtaç bir kimsedir, diyerek, Medine'ye gelmesine izin verilmesini rica
etmişler. Hz. Ömer de her Cuma Medîne'ye gelerek dilenmesine, sonra yine yerine
gönderilmesine izin vermiştir.
Ulemâ Hit'in
sürülmesinde üç sebep zikretmişlerdir. Bunlardan biri hadiste beyân edildiği
vecihle onun kadına ihtiyâcı olmadığı zannedilmesi, hakikatte ise kadınlara
ihtiyâcı olduğu halde gizlemesidir. İkincisi: Kadınların güzelliklerini ve
avret yerlorini erkeklerin huzurunda anlatmasıdır. Halbuki bir kadının başka
bir kadına kendi kocasının hususiyetlerinden bahsetmesi bile men edilmiştir.
Bir erkeğin bir kadını teşhir etmesi ise evleviyetle memnudur. Üçüncüsü Hit'in
kadınların mahrem yerlerine varıncaya kadar öğrendiği meydana çıkmıştır. Öyle
ki, bu yerleri başka kadınlar bile görüp öğrenemez. İşle bu üç sebeplen dolayı
Hit sürgün edilmiştir. Resûlullıh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :
«Bunlar sizin yanınıza
girmesin!» emriyle bütün muhannesleri kasdetmiştir. Binâenaleyh muhannes
olanlar kadınların yanına giremediği gibi, kadınlar da açık saçık onların yanma
çıkamaz. Muhannesler sâir kadınlara ihtiyacı olan erkekler hükmündednicr.
Enenmiş=(Hayaları çıkarılmış) ve âleti kesilmiş erkekler de aynı hükümdedirler.
Hît'in, Gaylâ'ın kızını vasfederken dörtle gelir, sekizle gider demesi;
gelirken vücudunun kabarık ve pişkin yerleri dört, giderken sekiz görünür
manasınadır. Gaylân Tâif'in fethinden soma müslüman olmuş, fakat hicret
edememiştir. Beyaz tenli, uzun boylu, kumral saçlı, iri ve yakışıklı bir zat
olduğu söylenir. Vaktiyle Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında Kur'ân
buna indirileceğine, iki şehirden birinde büyük bir adama indirüseydi ya!
diyenlerden biridir. Kisrâ'ya heyet halinde gönderildiği vakit onunla görüşmüş,
Kisrâ onun aklını beğenerek: Senin gıdan nedir? diye sormuş. O da : Buğdaydır!
deyince, Kisrâ:
— Bu akıl buğdaydandır.
Sütle kuru hurmadan değildir, demiştir.